Artvin’de uzun yıllar bozayıları çalışmış ve
türün Türkiye’deki ekolojisine yönelik ilk çalışmaları 2003 yılından bu yana
yapmakta olan ve bozayıları Radyo ve GPS’li tasmalarla 2005 yılından bu yana
Türkiye'de ve Asya'da ilk defa izlemeye başlayan ve halen izleyen birisi olarak
son günlerde çıkan ayılar insanlara saldırıyor, vurursak çözülür diyenlere yazıyı
okumalarını sonra karar vermelerini öneririm. Bu gibi sansasyonel açıklamalarla
dikkat çekmeye çalışanlara da itibar edilmemesi gerekir, insanları galyana
getirmenin bir yararı yoktur, bozayılarla insanlar Anadolu Coğrafyasında ilk
yerleşik hayata geçildiğinden bu yana birlikte yaşamaktadırlar. Bozayıların
özellikle Doğu ve Batı Karadeniz’de ve Doğu Anadolu’da oldukça zor bir çıkmazın
içinde olduğunu düşünüyorum. Ve sorunlu ayıymış gibi gösterilen bazı masum
ayıların vurdurularak, insanlara olan saldırıların çözülemeyeceğini, soruna
insan-bozayı çatışmasının analiz edilerek bütüncül bir yaklaşımla çözüm bulunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü vurulması planlanan ayıdan (genelde dağda gezen en büyük ayı olur), sorunlu veya saldırıdan sorumlu ayı olarak kabul edilip, boşalan habitata en iyi ihtimalle bir ayı ama muhtemelen başka genç ayılar geleceği için insana saldırı azalmayabilir. Bu nedenle sorunun esas olarak kaynağına bakalım.
Özellikle son on yılda ayıların yaşadıkları
veya yavrularını büyüttükleri en ücra ve ıssız yerlere bile turizm ve
şantiyeler için yol yapıldığını ve ayıların birçok habitatının inşaat
şantiyelerine dönüşmeleri nedeniyle yabani hayvanların insanlardan
saklanabilecek yerleri azalmıştır. Buna ek olarak Orman İşletmelerinin her sene
artan ağaç ihtiyacını karşılamak için daha fazla kesim yapmasıyla, ayıların
yaşam alanlarında, geçiş güzergâhlarında yani evlerinin tam içinde birçok yıkım
gerçekleşmekte ve gündüz dinlenebilecekleri yatakları yok edilmektedir.
Bunların yanı sıra her sene değişen iklim koşulları ve kar kalınlıkları
hayvanların yaşam fizyolojisine de etkilemektedir. Daha az kar veya insan
kaynaklı besin (çöpler, mesire yerlerindeki mangal artıkları vb.) daha az kış
uykusu ve daha fazla çatışmaya yol açmaktadır. Ayıların alışık oldukları
yerlerin ve düzenlerinin bozulması nedeniyle yer değiştirmek zorunda
kaldıklarında insanlarla ister istemez karşılaşabilmektedir.
Dünya’daki evcil hayvanlara karşı en zararsız
ayıların Türkiye’deki ayılardır, çünkü yedikleri besinlerin neredeyse tamamının
bitkiler, tohumlar ve meyvelerden oluşur ve dolayısıyla evcil hayvanlara
saldırmaları çok nadirdir. Bunun yanı sıra Türkiye’de özellikle Artvin, Düzce,
Bolu’da yapılan çalışmalar göstermiştir ki bozayılar insana yemek veya av
gözüyle bakarak saldırmaz veya öldürmez, karınca bile yer ancak insanla
beslenmez. Bunun dışında yapılan açıklamalar tamamen spekülatiftir ve bilimsel bir temele dayanmamaktadır.
İstenmeyen ayı-insan çatışması, ayıların çöplerden beslenmesi sonucu insan
kokusuna alışması ve daha sonrasında da insanların yerleşim alanlarına
yaklaşmasıyla veya insanların kırsal alanda gittiklerinde çekingen olmayan
ayıyla karşılaşmasıyla ortaya çıkabilmektedir.
Doğu Anadolu ve Karadenizde; Erzurum, Bayburt,
Kars, Sarıkamış ve Artvin başta olmak üzere vahşi depolama yapılan çöp
alanlarından ayılar, başıboş köpekler, çakallar, kurtlar ve diğer canlılar bir
arada beslenmektedir. Bu nedenle bu alanlarda var olan kuduz vakaları da
özellikle başıboş köpeklerden dolayı artmaktadır. Örneğin, normal bir ayı önce birkaç kişiye
saldırıp daha sonra bir ata veya arabaya aynı günde saldırmaz. Daha önceden
Erzurum’da yaşanan bu tarz olaylarda büyük olasılıkla ayıların hepsi değil
sadece kuduz olan ayılar sorumludur.
Değişen çevre koşullarıyla nedeniyle ayıların
sayısı kırsal alanlarda aynı kalsa bile insan kaynaklı birçok etkiden dolayı
ayılar ve insanlar arasındaki ürünlere ve insana zarar verme sıklığı
artmaktadır. Buralarda da insanlar, ayıyla karşılaştığında ne yapacağını
genelde bilmediği için istenmeyen sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Çünkü şimdiye
kadar meydana gelen insana saldırı olaylarına bakıldığında, çoğunda ilk önce
ayılara bir müdahalenin yani kışkırtmanın insan tarafından yapıldığı
görülmektedir. Örneğin, ayılar özellikle yavrulu olduklarında çok
savunmacıdırlar. Bu nedenle genelde annesinin peşinden arkadan gelen bir yavru
görüldüğünde onu sevmek için yaklaşmak yerine uzaklaşmayı tercih etmek gerekir.
Çünkü anne ayı yavrusuna yüzyıllardır olduğu üzere zarar vereceğinizi düşünür
ve yavrusunu önüne çıkan tehditlere karşı savunabilir.
Çatışmayı azaltmak için yapılması gerekenler:
Önemli olan ayılarla karşılaşmamaktır, bunun
için ormana yalnız gidilmemeli ve olabildiğince çok ses çıkarak ayılara bir
insanın ona doğru geldiğini haber verilmelidir. İnsan eli değmemiş yerlere
akşam üstü veya sabah erken saatlerde fotoğraf çekmek için veya gezmek için
gidilmemelidir. Bunun yanı sıra ayıyla karşılaşınca yavaş yavaş uzaklaşmak
gerekir. Bunun yerine ayıya taş atılması, sopa gösterilmesi, tüfek veya silahla
ateş edilmesi, korkutulmaya çalışırken ayının kendisini savunmak veya kaçak yer
ararken insanların üzerine gelmesi gibi nedenlerle insanlara yönelik saldırılar
meydana gelmektedir.
Dolayısıyla insan-bozayı çatışmasını önlemek
veya sonuçlarını için belirli önlemlerin, hem Doğa Koruma Milli Parklar Genel
Müdürlüğü tarafından hem de yerelde belediyeler ve kaymakamlıklar tarafından
alınması gerekmektedir. Bunlar vatandaşlara konu hakkında bilgi verilmesi, çöp
alanların kapatılması ve mesire yerlerindeki mangal artıklarının toplanması,
ayılar için olan biber gazının kırsalda kullanılmasının teşvik edilmesi, ormana
giderken tek başına gidilmemesi ve sürekli ses çıkarılması ve ayıyla karşılaşma
aramamak olarak sıralanabilir. Ürünlere verilen zararı azaltmak için 2008
yılından bu yana Artvin’de uygulanan elektroşoklu çit sistemlerinin teşvik edilmesi
gerekmektedir çünkü kovanları ve meyve bahçelerini korumak için kesin çözümdür.
Ayıyla karşılaşmalar açık bir alandaysa
genelde sorunsuz biter ancak kapalı bir alanda veya dar bir patikadaysa,
ayıların kaçabileceği bir yol açmak; yaralanma riskini önemli ölçüde azaltır.
Özellikle tek kişi olunan durumlarda mümkünse yavaş yavaş geri çekilmek gerekir
ancak hayvan alanını savunmaya devam ederse ve insana yönelirse en etkili
savunma mekanizması ayılar için üretilen biber gazıdır ve bu billimsel olarak
ispatlanmıştır. En son çare başarı şansı
düşük de olsa yüz üstü yatarak kafayı, boynu ve hayati organları ayıdan
korumaya çalışmaktır.
Ama bunların hiç birisi kesin çözümler
değildir. Önemli olan ayıların yaşam alanlarına girerken insanların bunun
farkında olması ve ayıyla şehirden gelen insanların kırsalda mantar veya başka
bir yemiş toplarken karşılaşmalarında ne yapacağını öğrenmesi gerekmektedir.
Özellikle insanların videoya kaydetme merakı ve maceracıların ayıları takip
etmek istemesi sonucu yaralanması kaçınılmazdır. Bu yüzden ayılara
yaşayabilecekleri ıssız ve insan eli değmemiş alanlar bırakmak ve köylümüzü
ayılardan nasıl korunabilecekleri konusunda bilgi vermek ve modern ayı kaçıran
spreyleri kullanmak insan ayı çatışmasının azalması için gereklidir.
Dr. Hüseyin Ambarlı